Yeni Tank Sendromu ve Azot Döngüsü

Akvaryum canlılarının büyük çoğunluğu ilk birkaç günde ölmekteler. Bu duruma yeni tank sendromu denilmekte ve dünyada olduğu gibi ülkemizde de balıkların çoğu bu nedenle daha ilk günlerde ölmekte, bu durum da hobiye başlayan kişileri hobiden soğutmaktadır. Sadece yeni başlayanlar değil, tecrübeli hobiciler de bu sebeple çok balık kaybetmekte, zira doğa kanunları yeni başlayan hobicilerin akvaryumlarına olduğu gibi, tecrübeli hobicilerin akvaryumlarına da aynı ölçüde etki etmektedir.

Yeni tank sendromu adı İngilizce’deki “new tank sendyrome” adından çevrilmedir, ilk okunduğunda canlıların sıla hasretinden öldüğü anlamını verse de aslında ölümlerin altında yatan sebep akvaryumun biyolojik döngüsündeki problemlerden doğan amonyak zehirlenmesidir. Amonyak zayıf bir bazdır, vücutta pH’ı arttırır, enerji üreten enzimleri bloke eder ve miktarı arttıkça canlıyı ölüme götürür. Biz insanlar ve diğer memeliler metabolik atık olan amonyağı kanımızda gezmesi tehlikeli olduğu için üreye çeviririz, zira amonyak gibi bir zehri devamlı su ile atamıyoruz çünkü karada yaşıyoruz ve her zaman suya ulaşmak kolay değil. Vücuduna çok su alamayan kuşlar üreyi daha az zararlı ürik asite çeviriyor ki daha az suyla atabilsinler, böylece hafif kalıp, bol su taşımasınlar. Bu çevrim işi tabi ki bir bedelle geliyor, enerji harcayarak çevriliyor ancak bu bedel bizim için devamlı suya ulaşma bedelinden, kuşlar için de fazla suyu uçarak taşıma bedelinden düşük olduğu için çevirmek daha karlı geliyor. Balıklarda tahmin edebileceğimiz gibi su sorunu yok, o yüzden çevrimi vücutta yapma bedelini ödemeyip, amonyağı oluştukça vücutlarından solungaçlarıyla suya bırakıyorlar. Bu durum akvaryumda zamanla amonyak birikmesine ve balıkların kendi çişinde zehirlenmesine neden oluyor.
Azot döngüsünde amonyak nitrite, nitrit ise nitrata çevriliyor. Bu görevi oksijenli ortamda yaşayan azot bakterileri yapıyor. Bu bakteriler tanımak, akvaryumun döngüsünde yatan mantığı anlamak için çok önemli. Amonyağı nitrite çeviren bakteri cinsi Nitrosmona, nitriti nitrata ise Nitrobacter cinsi çeviriyor, bu bakteriler de balıklar gibi canlı ve tercih ettikleri pH ve sıcaklık aralıkları var. Amonyağı kullansalar da fazla amonyak onlar için de zehirli, sudaki bakterilerin öldürülmesi için çeşme sularına katılan klor bu bakterileri de öldürüyor.

0.6 – 4 mikron aralığında olup çıplak gözle görülmeseler de balıklarımıza bakabilmemiz için bu canlılara da baktığımızı ve onları hayatta tutmamız gerektiğini unutmayalım. Balığı koyar gibi bakterileri de akvaryuma koymamız germektedir. Azot bakterileri suda serbest yüzen değil, yüzeye kolonileşen bakterilerdir, bu nedenle onların kolonileşebilecekleri substrat malzemeleri (Seachem Matrix, biyolojik sünger veya Sera Siporax gibi) almamız ve filtremize koymamız gerekmektedir. Kumda hatta camda bile bu bakteriler tutunur ancak önemli olan en az hacimde en çok bakteriyi tutmaktır, bu nedenle substrat konulması çok daha iyi olacaktır. Substrat konulduktan sonra bakteri eklemek için en çok tercih edilen yol akvaryumlar için olan bakteri kültüründen satın alıp eklemek, ikinci yol çalışan bir akvaryumun biyolojik süngeri veya substratının bir bölümünü alıp sıfır substratla karıştırıp kullanmaktır. Bu yöntemin riski başka akvaryumdaki parazitleri de getirme ihtimalidir, bu nedenle güvenmediğiniz akvaryumdan substrat almayın. Son yol olarak ise hiçbir şey yapmadan beklemek gelir. Bakteri koymadan da akvaryuma azot bakterisi gelir, azot bakterileri toprakta dahi bulunur ancak üremeleri çok yavaştır. Bu bakteriler ototrof yani kendi besinini kendi üreten canlılardır. Bu besini de amonyağı ve nitratı kullanarak üretirler. Tüketici olan E. coli bakterisi, diğer adıyla koli basili 20 dakikada bir sayısını ikiye katlarken, bizim azot bakterileri için bu süre 15-20 saat arasındadır. Yani 1 adet koli basili bakterisi 5 saatte 32000’den fazla adete ulaşırken 1 adet azot bakterisi hala 2 adet olamamış oluyor çünkü zamanının çoğunu üremekten ziyade çalışmaya, yani amonyak veya nitratı tüketmeye ayırıyor.
Bu bilgiler ışığında yapmamız ve yapmamamız gerekenlere bakalım.

[B]İlk kurulumda bolca bakteri getirmeliyiz.[/B]
Başka akvaryumdan substrat ile getirebileceğiniz gibi satın da alabilirsiniz. Bakteri kültürleri sıvı olarak veya kum ile birlikte satılmakta. Bakterili kum konsepti akvaryum dünyasına önce Caribsea markasıyla deniz akvaryumu ürünü olarak girdi, bir süredir tatlı suda da kullanılıyor Dennerle’nin FB1 Substrate Start isimli ürünü mevcut. Ben yeni akvaryum kurarken hazırda akvaryumum yoksa bakteri kültürü satın almayı tercih ediyorum. Akvaryumum varsa da, yeni substrat alıp, uzun süredir hastalık olmadığını bildiğim akvaryumlarımdaki substrat ile yenisini karıştırıp bu karışımın yarısını eskisine koyup yarısını yeniye koyuyorum.

[B]Bu bakterilerin yeterli düzeye gelmesi için beklemeliyiz. [/B]
Bakterilerin eklenmesi ile iş bitmiyor. Onların akvaryumumuzdaki yerlerine yerleşip orada çalışıp iş yapmasını beklememiz gerekiyor. Bunun için de düzenli olarak amonyak ve nitrat ölçümleri yapmamız lazım. Bu konudaki genel yanılgı işi zamana bırakıp sadece beklemek. Bu bakteriler ototrof, kendi besinini kendi üretiyor, bunu yaparken de amonyak ve nitrit kullanıyorlar. Bitkiye ışık neyse, bu bakterilere de amonyak ve nitrit o. Bu nedenle balık gibi amonyak oluşturan canlıların olmadığı bir akvaryumda 1 yıl da bekleseniz oluşacak bakteriler az sayıda, ancak o akvaryumdaki mikro tüketicilerin ürettiği amonyağı dönüştürebilecek seviyede olacaktır, o uzun süre beklenen boş veya 1-2 küçük balıklı akvaryuma bir anda bol sayıda balık atınca ciddi problem yaşanır. Burada çok önemli olan şey sistemi yavaş yavaş ayağa kaldırmaktır. Akvaryumu ilk kurduğunuzda mevcut az sayıdaki bakteri günde 1 birim amonyağı işleyebilir, siz o akvaryuma günde 1 birim amonyak sağlarsanız bakteri sayısı sabit kalır. Amonyak dışarıdan doğrudan sıvı olarak, doğrudan yemle veya konulacak balığın yemi yemesi sonucu üretmesiyle eklenebilir. En doğal olanı balık eklemektir ancak bu balıklar hem amonyağa dayanıklı seçilmeli (yeni başlayan dostu zebra danio balığına selam çakıyoruz) hem de yavaş yavaş sayıları arttılarak eklenmelidir. Günlük eklenen amonyak miktarını arttırmamız gerekir ki bakteriler “oo burada gıda var gelin üreyelim” desin ve sayılarını arttırsın. Burada bakterilerin yavaş ürediğini unutmuyoruz, bir anda üresinler diye günde 1 birim sentezleyebilen miktar koloniye 10 birim amonyak verirsek koloninin popülasyonunu arttıracağımıza azaltırız, bakterileri ve balıkları zehirleriz. Bu arttırımı; balık sayısını, doğal olarak da verilen yemi az az arttırarak yavaş yavaş yapıyoruz, bu sırada da amonyak ve nitrit ölçümlerini ihmal etmiyoruz. Burada benim de kullandığım, çok güzel bir ürün var, seachem ammonia alert. 1 yıl ömrü var, daimi olarak sudaki amonyağı ölçüyor. Sayesinde çok balık kurtardım. Amonyak güvenli seviyedeyken aşağıdaki fotoda göründüğü gibi ortadaki işaretçi sarı renkli oluyor, amonyak arttıkça sarı renk maviye dönüyor ve size bilgi veriyor. Eğer sarı renk maviye gidiyorsa yem vermeyi kesiyorsunuz, bu süreçte hem bakteriler artıyor hem amonyak azalıyor işaretçi sarıya gelince yeme kaldığınız yerden arttırarak devam ediyorsunuz. Ne zaman ki istediğiniz balık yoğunluğunu ve yemlemeyi yakalarsınız ve işaretçiniz sarıdır, o zaman sisteminiz oturma evresine geçmiştir. Nitriti de ölçmek faydalı olacaktır ancak ben, pH ve sıcaklık çoğu balığın sevdiği 7 ve 25-27C arasındayken amonyak ile nitrit benzer şekilde kullanıldığı için nitriti amonyak düşükse düşüktür diye ölçmüyorum ancak bu durum ne yazık ki ilk kurulumda veya biyolojik sistemin ilaç gibi kimyasallar nedeniyle çökmesi sonrası tekrar kurulma aşamasında geçerli değildir. Bu dönemde aşağıdaki gibi bir grafik ortaya çıkar:
[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/1/030820161415571.jpg[/IMG]
İlk 6 gün amonyak yükseliyor, sonra amonyak tüketen bakteriler işlemeye başlıyor ve amonyak nitrite çevriliyor, bu süreçte doğal olarak amonyaktan çevrilen nitrit yükselmeye başlıyor, 13. gün amonyak tükenirken nitrit en üst seviyesinde. Eğer 13. gün sadece amonyağı ölçersek işleri iyi zannederiz oysa değildir, benzer şekilde de 6. gün nitrit 0 iken amonyak en yüksek seviyededir. Nihayet 22. gün sistem oturmuştur. Bakteriler yeterince üremiştir ve bir birikme olmadan amonyak da nitrit de oluşur oluşmaz bir sonraki azotlu bileşiğe çevrilir. Bu grafikteki gün sayıları ve amonyak, nitrit, nitrat miktarları balık sayısına, yemlemeye, substrat miktarına, pH ve sıcaklık gibi pek çok değere göre değişkenlik gösterir. Önemli olan artış azalış trendlerini anlamak, amonyakta artışı, sonra onun inmesiyle nitrit ölçümünde önce artış sonra azalarak 0'ı görmeyi, bu noktada sistemin oturduğunu söyleyebilmeyi anlamak işin püf noktası.

Yüksek veya düşük pH'da baktığınız Tanganyika, Güney Amerika türleriniz varsa aşağıdaki [B]Dikkat etmem gereken uç su şartları neler?[/B] kısmını dikkatle okuyunuz.
[IMG]http://www.seachem.com/img/product-images/ammonia-alert-2.jpg[/IMG]
Balık koymadan yem atarak da döngüyü başlatmak mümkün ancak genellikle balık yokluğunda yemleri amonyağa dönüştürecek çürükçüllerin varlığı yeterli olmuyor. Bu süreçte akvaryumda yemlerin üzerinde beyaz mantarlaşmalar, oksijensiz alandan doğan kötü bakteriler gibi sorunlarla karşılaşabilirsiniz. Dışarıdan sıvı amonyak eklemek de iyi fikir değil zira bir süre sonra suda fosfat bitiyor ve işlem duruyor. Hem bakterilerin hücre yapısına hem de çevrim işlemlerine fosfat da gerekiyor, o yüzden saf amonyak eklenecekse, beraber fosfat da eklemek lazım. Bunun yerine basitçe 1-2 zebra danio atıp sayısını gün geçtikçe katlayarak arttırabilirsiniz.

[B]Geç buldum çabuk kaybettim dememek için onları öldürecek şeylerden kaçınmalıyız.[/B]
Bakterilere gelen oksijenin kesilmesi, klorlu su, dezenfektanlar ve ilaçların çok büyük kısmı uğraşıp oturttuğumuz bakteri döngüsünü toz duman eder. Akvaryuma musluktan su koymadan önce ya suyu çok iyi bir şekilde havalandırıp klorun uçması sağlanmalı, ya da suyu akvaryuma eklenmeden önce suya su hazırlıyıcı damlatılması gerekmektedir. Aksi halde belediyenin sağlığımızı koruması adına bakterileri öldürmek için koyduğu klor, azot bakterilerimizi öldürür, sistemi çökertir.
[B]Yazının temel kısmı bu kadar. [/B]Geri kalan kısımda bu temel bilgiler ışığında pek çok hobicinin karşılaştığı sorunlara ve nedenlerinin açıklamalarına bakacağız.

[B]İlaç atınca sağlıklı balıkları da kaybettim neden?[/B]
Dezenfektan ve ilaçların büyük kısmı antibakteriyel özellik gösterir ve azotlu bakterileri de öldürür. Bu nedenle mümkün oldukça tedaviler tüm akvaryuma yönelik değil, balığı ayırarak, karantina akvaryumunda balığa yönelik yapılmalıdır. İlaç uygulanan akvaryumda balığa yem vermek çıkan amonyak işlenemeyeceği için çok tehlikelidir. Tedavi 2-3 günlük ise yem vermemek. Uzun sürecek ise de sık su değişimi yapmak ve yenmeyen yemleri toplamak önemlidir.

[B]Akvaryumu temizlerken dipteki pislikleri çekmeli miyim? Yoksa su değiştirmeye mi odaklanmalıyım?[/B]
Akvaryum temizliğinde canlı sağlığı açısından önemli olan tortuları ve dışkıları toparlamak değil, suyu değiştirmektir. Zira amonyak dışkı ile değil, solungaçtan suya eriyik olarak aktarılır. Tortuları toplamak görsel temizlik sağlar.

[B]Filtreyi gece kapatmalı mıyım? Elektrik giderse ne olur?[/B]
Filtre her zaman çalışmalı, çünkü balıklar sadece yerken değil, gün boyu amonyak bırakırlar. Kendiniz filtreyi kapatmadığınız gibi elektrik kesintilerini de yakından izlemelisiniz. Elektrik ile beraber dış filtreye gelen su kesildi diyelim, filtredeki su hacmi ve bakteri popülasyonuna göre değişen bir sürede ancak nihayetinde en çok birkaç saat içerisinde filtredeki oksijen, azot bakterilerinin yaşayabileceği seviyenin altına düşer ve oksijenli bakteriler ölür. Bir süre daha beklenirse oksijensiz ortam bakterileri üremeye başlar, tabi onlar hetotorof yani tüketici olduğu için çok hızlı ürerler ve ortamdaki bakteri cesetleri ve diğer besinlere saldırıp yan ürün olarak hidrojen sülfür üretirler. Elektrik oksijen seviyesi yeni bittiğinde gelirse sadece bakterileri kaybedersiniz, kültür ekleyerek işi birkaç günde kurtarabilirsiniz, ancak elektriğin gelmesi uzarsa filtrede hidrojen sülfür oluşur ve elektrik geç geldiğinde suya karışır, miktara göre balıklar zehirlenip ölebilir. Uzun kesintilerde filtreyi açıp koklamakta fayda var. Çürük yumurta kokusu varsa Tüm filtreyi yıkayıp baştan kurun.

[B]Filtreyi komple mi temizlemeliyim?[/B]
Temizlik üçe ayrılır. Mekanik, kimyasal ve biyolojik. Elyaf mekanik temizlik yapar, sudaki tortuyu tutar. O tortu hala sudadır bu yüzden ortada biyolojik bir temizlik yoktur, temizlik görseldir. Kimyasal filtrasyon ise aktif karbon, purigen, reçine gibi sudaki kimyasalları tutan veya değişim yapan malzemeler ile uygulanır. Biyolojik filtrasyon ise bu makalede bahsedilen bakterilerle yapılır. Biyolojik filtrasyon yapan substrat sünger vb. malzemeler musluk suyunda, kaynar suda vb. yıkanmaz. Temizlik ihtiyacı duymamızın tek sebebi tortuların substrat üzerini tıkayarak bakterilere su ulaşımını güçleştirmesi. Malzemeyi bir tas içinde, akvaryum suyunda biraz sallar üzerindeki tortuları boşaltır geri koyarsınız. Uzak doğulular iç filtre ve pipo filtrelerini temizlerken filtre süngerini akvaryumun içinde sıkıyorlar, akvaryum bayağı kötü oluyor, birkaç saat sonra bakteriler tekrar süngere geçiyor, yere çöken tortuları ise dip çekimi ile temizliyorlar.

[B]Dikkat etmem gereken uç su şartları neler?[/B]
Amonyak, sıcaklık ve pH yüksekken çok daha tehlikelidir. Düşük pH’larda zehirsiz olan amonyuma çevrilir. Amonyağın bu davranışı dışında, nitrifikasyon bakterileri de sıcaklık ve pH’a duyarlıdır. Onlar için optimum sıcaklık aralığı 25-30 °C, bu aralığın altında ve üstünde azot çevrimi azalıyor. 18°C’de %50’ye inen gelişim 4°C’de duruyor 0°C’da ise ölüm gerçekleşiyor. Nitriti nitrata çeviren Nitrobacter soğuktan daha çok etkileniyor bu yüzden soğuk sistemlerde nitrit birikimi gözlenebilir. Amonyak tüketen Nitrosomonalar için ideal pH 7.8-8.0, nitrit tüketen Nitrobacter için ise 7.3-7.5 aralığındadır. Nötr ve hafif bazik pH iyi bir ortam sağlar. Su asitleştikçe önce amonyak tüketen sonra nitrit tüketen bakterilerin verimi ve gelişimi düşer. pH yükseldikçe ise de önce nitrit tüketen, sonra amonyak tüketen bakterilerin verimi düşer. Bu nedenle yüksek pH’lı tanganyika akvaryumlarında nitrit birikmesi yaşanabilir. Amonyak ile beraber nitrit de kontrol edilmelidir ancak yüksek pH'da nitrit düşük pH'da olduğu kadar zehirli değildir. Yüksek pH’da amonyak çok daha zehirli etki gösterir. Düşük pH’da ise amonyak zayıf baz olduğu için amonyuma doğru çevrilir, amonyum zehirli değildir ancak ani bir pH yükselmesi hızlı bir şekilde amonyağa dönüp felakete neden olur. pH'ın 7'nin altında olduğu durumda nitrit dikkatle izlenmelidir, zira amonyağın aksine nitrit düşük pH'da nitrik asit halinde olup daha zehirlidir, yüksek pH'da ise nitrit iyonu olarak bulunur. Ani nitrit yükselmelerinde su değişimine ek olarak metilen mavisi kullanılabilir. Metilen mavisi nitrit zehirlenmesinin önüne geçer, kandaki hemoglobinleri serbest bırakır ve uzun yoldan gelen zehirlenme yaşayan balıklarda bir kovanın içerisinde kullanılabilir ancak akvaryumda kullanılırsa bitkilere ve bakterilere zarar verir. Akvaryumda son seçenek olarak kullanılmalıdır.

6’dan aşağı pH’da azot bakterisi aktivitesi durur. Sudaki azotlu bileşikler, azot bakterileri haricindeki; bitkiler ve su değişimi gibi yollarla azaltılır.
Seachem ammonia alert amonyumu değil sadece amonyağı ölçtüğü için asidik suda kullanılması fayda sağlamaz. Amonyum ve amonyak denge içerisindedir. Örneğin düşük pH’da 50 birim amonyum varsa 10 birim amonyak vardır. Amonyak kullanılınca bir kısım amonyum tekrar amonyağa dönüşerek aynı sıcaklık ve pH’da bu dengeyi (verdiğim örnekte 5’e 1 dengesini) daimi olarak korur.

[B]Suyum bulanık ne yapmalıyım?[/B]
Amonyağa bakın, eğer düşükse bekleyin. 4 gün geçmesine rağmen belirli bir berraklaşma yoksa filtrenizin bakteri tutabilme kapasitesini gözden geçirip, uygun hale getirdikten sonra %50 su değişimi yapın ve bakteri kültürü ekleyin. Doğada yere et bırakırsanız bir canlı gelir yer. Bu canlının hangi canlı veya canlılar olacağında o canlının ortamda bulunma miktarı, gücü, o besini sevip sevmemesi, ne kadar hızlı tüketebileceği gibi parametreler belirleyici olur. Akvaryumda da durum böyle. Siz ortamda canlıların kullanabileceği bir besin bırakırsanız bunu bir canlı gelip kullanır. Eğer akvaryumda serbest yüzen amonyak varsa ve bakteri döngüsü oturmuşsa bu amonyağı substrattaki bakteriler kullanır. Substrattaki bakterilerin kullanabileceğinden fazla besin varsa bu sefer substrat dışı ortamlarda da bakteriler üremeye başlar. Sadece bakteriler değil yosunlar da amonyumu kullanır. O nedenle eğer akvaryumunuzun suyu bulanıksa filtrasyonda bir yanlış veya eksik var demektir. Üstelik bu eksiği kapatmak tek başına sorunu düzeltmeye yetmeyebilir. Başta bakterilerimiz oturmuş olsa o yosun ve diğer bakterilerin üremesine izin vermeyeceklerdi ancak işin başında sazı eline alamadılar ve ipler artık serbest yüzenlerde. Bu noktada filtreyi güçlendirirken, serbest yüzenlerin miktarını azaltmak adına su değişimi de yapmamız gerekiyor. Bu dönemde sadece su değişimi yapmak,sorun sadece yüksek fosfat ve nitratsa yardımcı oluyor, sorun biyolojik döngüyse bakteriler kültür ve/veya substrat arttırılarak desteklenmedikçe sorun çözülmüyor. Durumu düzeltmek için müdahale yaptıktan sonra tekrar müdahale etmeden 4 gün bekleyin, 4 günde fark edilir bir düzelme olmadıysa, tekrar muhasebeye oturup filtrasyonu gözden geçirmeniz, gerekiyor. Bakteri bazlı beyaz, yosun bazlı yeşil bulanıklığı da aynı yöntemle defalarca yendim.
[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/1/270520161116271.jpg[/IMG]
Yeşil su discus çiftimin akvaryumunu bastı.
[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/1/220620161023051.jpg[/IMG]
Işığın önüne gazete koyup zayıflatınca, yosunlar enerji kaynağını kaybetti ve öldü. Onlar ölünce yerini ne yazık ki berraklık almadı çünkü sistem oturmamıştı. Bakteri kültürüm kalmamıştı ve diğer akvaryumlardan parazit getirme riskini alamadım zira discuslara yeni parazit ilacı atmış ve sorunlarını çözmüştüm. (Bu arada Praziquantel içerikli parazit ilacı bakterilere zarar vermiyor ancak her tür kurdu da öldürmüyor)
[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/1/220620161022471.jpg[/IMG]
Sonunda bakteri kültürünü ekledim, 3 gün sonra berraklaştı.
[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/1/220620161031371.jpg[/IMG]
Ve discus yavruları mutlu mesut [:cool:]

[B]Nitrat ne olacak?[/B]
Nitratı sudan almak için 3 yöntem uyguluyorum. Birincisi ve en çok kullanılanı su değişimi. Su değişimi çok gerekli bir şeydir. Pek çok element ve bileşik akvaryum suyunda zamanla biter veya birikir. İkisi de genellikle kötü sonuçlara yol açar. Bu nedenle ne kadar iyi filtrasyonumuz olsa da su değişimi yapmayı ihmal etmemeliyiz. İkinci yöntem bitki yöntemi. Bitkiler nitratı kullanır ancak bitkilere aktif karbon muamelesi yapmamak gerekir. Bitkiler durdukları yerde değil, büyüyüp yeni yaprak açtıkça nitrat ve fosfatı alırlar. Bu nedenle bitkiyi büyüten gübre ve ışıklandırmayı unutulmamalı, kocaman akvaryuma yavaş büyüyen anubias gibi 2-3 bitki konularak onların önemli miktarda nitrat çektiği zannedilmemelidir. Son yöntemim ise bakteri maması. Amonyağı nitrite, nitriti de nitrata çeviren bakteriler üreticiydi. Nitrat tüketen bakteri ise tüketici bir bakteridir ve çok hızlı ürer ancak ne yazık ki oksijensiz ortamda yaşar. Azotu ve fosfatı enerji kaynağı olarak değil yan ürün olarak kullanır, asıl tükettiği besin dışarıdan verilmelidir. Eskiden akvaryuma bu besin için alkol dökülüyordu (özellikle vodka) ancak bu riskli işe gerek kalmadı, reeflowers’ın bacteria feeder adlı ürününü kullanıyorum. Bu ürün ile nitratı düşürüyorum. Dikkat edilmesi gerekenler var. Birincisi nitrat veya fosfattan biri biterse, bu besinden ne kadar eklerseniz ekleyin, bitmeyen değer düşmüyor. O yüzden örneğin fosfat bitti diyelim, fosfat gübresi ekleyip fosfatı biraz arttırıp bu ürünü kullanıp nitratı düşürmeye devam etmek gerekiyor. Bu nedenle devamlı hem nitrat hem fosfat ölçülmeli. Bir noktadan sonra akvaryumunuzu tanıyorsunuz, hangisinin ne kadar sürede bittiğini bilip ona göre ölçüm yapmadan müdahale ediyorsunuz. Tabi balık ekleme çıkarma veya yemi değiştirme durumlarında tekrar ölçümlere başlanmalı. Bu yöntemde bir diğer önemli nokta filtrede veya akvaryumda suyun yavaş akıp ağır geçtiği oksijensiz ortamların olması gerektiği. Oksijensiz ortam az olursa nitrat düşme hızı da az olur. Seachem Matrix de Sera Siporax da sitelerinde ürünlerinin oksijensiz ortamı da sağladığını söylüyor.

[B]İki günde bir 2-3 balık alarak akvaryum kurmak mantıksız değil mi?[/B]
Mantıksız. Doğrusu bu şekilde ama ben de öyle yapmıyorum. Aslında yaptığım şu oluyor. Diyelim ki akvaryumda; ikinci gün 2, üçüncü gün 4, beşinci gün 10 yedinci gün 20 balık olması lazım. Toplamda 20 balık bakacağım. Kurulumun 2 veya 3. günü 20 balığı getiriyorum. İlk 2 gün yem vermiyorum. geldiği yerden zaten yem yemiş ve hali hazırda suya amonyak bırakır halde oluyorlar. 3 ve 4. gün 20 balık değil de 2 balık var gibi yemliyorum, sonra 4 balık var gibi, 8 balık var gibi derken en son günde 2 defa 2 dk. içerisinde bitirebilecekleri gibi olan normal koşula dönüyorum. Bu süreçte gözüm devamlı ammonia alert'da oluyor. Amonyak siz yem verir vermez yükselmez. Hayvanlar onu sindirdikten sonra yükselmeye başlar, o yüzden yem verdikten yarım saat sonra oo amonyak yok daha da vereyim doysun garibanlar demeyin. Vitesi yavaş yavaş yükseltin. Balık eğer kondisyonsuz, zayıf veya yavru değil de, formu nizami olan; genç, orta yaşlı balıklarsa 6-7 gün açlığa rahatlıkla dayanırlar, sonuçta soğukkanlı canlılar, kendimizle karşılaştırmayalım.

[B]Amonyak emen veya yok eden malzemeleri kullanmalı mıyım?[/B]
Zeolit amonyağı absorbe eder ancak 2 haftada işlevsizleşir. Düzenli olarak filtrede tutulmaz, acil durum eylem planı olarak tutulur, ani amonyak patlamalarında devreye alınıp canlıları kurtarabilir.
Bunu yapan Reeflowers Remammonia, Seachem Prime gibi ürünler de mevcut.

[B]Filtre kullanmamız şart mı?[/B]
Değil. Amaç amonyak nitrit ve nitratı düşük tutmak. Her gün yoğun su değişimi yapabiliyorsanız,değişimler arasında da amonyağı güvenli seviyede tutabiliyorsanız gerek yok. Taktir edersiniz ki bu gibi uygulamalar uç uygulamalar, bu nedenle klasik bir akvaryum bakacaksak filtrasyon lazım. Üreticilerin bol olduğu (bitki & yosun) akvaryumlar filtresiz idare edebilir. Zaten kum ve dekorda bakteri tutunacaktır doğada da filtre yok ancak doğada metrekareye düşen balık miktarı ile akvaryumdaki çok farklı. Biz doğaya göre çok daha yoğun balık bakıyoruz. 1 ton suda 10 lepistes beslersek hafif akıntı yaratan bir motor yeterli olur, kumdaki bakteriler yeter ancak 100 litreye koyduğumuz 10 cm'lik 5 balığı haftalık su değişimleriyle filtresiz bakmak makul değil.

[B]Midye suyu temizler mi?[/B]
Midye bitki veya oksijenli azot bakterileri gibi bir üretici değildir. Akvaryumunuzdaki vatoz balığı ve karides gibi bir tüketicidir. Vatoz akvaryumu temizler mi? Temizler, görsel olarak daha iyi bir hale getirir ancak bunu tüketerek yapar ve o da neticede diğer balıklar gibi akvaryuma yük olur. Karides de aynı şekilde dipteki artıkları temizleyerek azot dönüşümünü hızlanmasına yardım eder, olası kokuşmaları engeller. Midye de artık parçaları kovalayan karidesin aksine bir yere sabitlenir ve üzerinden geçen akıntıdaki artık besinlerden beslenir. Yapılan bir bilimsel çalışmada midyeli bir akvaryumda midyesize göre nitrat üretiminin %6 arttığı söyleniyor. Bir yandan da öldüğünde çok çabuk kokuşması nedeniyle ölümünü farketmediğinizde akvaryumunuzda çok hızlı bir amonyak yükselişi gözlemleyebilirsiniz. Filtre amacıyla midye beslemek hiç makul değil, midyeyi akvaryuma sağlayacağı katkıdan çok canlı eşitliliği arttırmak adına balıkmış gibi uygun su sıcaklığı, pH ve planktonik yemlerini sağlayarak beslemek daha hobiye yakışır bir durum.

Referanslar:
http://www.pondtrademag.com/water-tech-care-and-feeding-of-nitrifying-bacteria/
http://www.bioconlabs.com/nitribactfacts.html
http://www.tfhmagazine.com/aquarium-basics/columns/nitrifying-bacteria.htm

Yeni Akvaryum Kurulumu

Akvaryum kurulumu, hobi ile ilgili bilgilerin en çok yansıtıldığı alan ve ne yazık ki eksik ve/veya hatalı bilgiler sonucunda yapılan kurulumlar pek çok kişiyi hobicinin daha başında soğutup hobiden uzaklaştırıyor. Bu tanıtımın yapılmasındaki amaçlar...

Yeni Tank Sendromu ve Azot Döngüsü

Akvaryum canlılarının büyük çoğunluğu ilk birkaç günde ölmekteler. Bu duruma yeni tank sendromu denilmekte ve dünyada olduğu gibi ülkemizde de balıkların çoğu bu nedenle daha ilk günlerde ölmekte, bu durum da hobiye başlayan kişileri hobiden soğutmak...

Leptosoma

İlk Leptosomalarımı Selahaddin Şahin'den 2002'de almıştım. Yeryüzündeki en sakin balıklardan birisi. Akvaryumu biraz yüksek olursa keyfine diyecek olmaz. Gözlemlediğim birkaç püf noktaya değinmek istiyorum. Leptosoma dişileri stres halindeyke...

Bitki Akvaryumum

Bitki akvaryumumu 2005 senesinin ağustosunun sonunda kurmaya başladım. Başlarken bitkiler hakkında pek bilgim yoktu. Lisedeki biyoloji bilgime ek olarak çoğu hobici gibi anubias ve crypto. balansea beslemiştim. Amerikan tankı olarak başlad...

Kilesa Kum Kelebeği

2002 yılında Çek Cumhuriyeti'nden geldiklerinde küçüklerdi. Balık hakkında fazla araştırma yapmadığımdan midye kırığında besledim. Ancak daha renksizlerken bile krater kazabiliyorlardı. Erkek inanılmaz güzel oldu. Özellikle sabah saatlerinde gün ışığ...

Altolamprologus Compressiceps

Üzerinde en çok tecrübe edindiğim balık. http://www.akvaryum.com/makale.asp?id=12&alt_kat=191 adresinden detaylı makaleyi okuyabilirsiniz.Bir kaç fotoğraf...img src=http://www.akvaryum.com/Benimsitem/foto/refetali/89772_calvus.j...

Discus

Discusu çoğu kişi en ... balık olarak kendi kriterinde değelendiriyor. Ben de en ünlü akvaryum balığı demek istiyorum. Üzerine çok emek harcayıp araştırma yaptığım balıklardandır ancak bir türlü yavrusunu büyütemedim ve pes ettim. Discus yavrusunu ...